9/01/2011

Mimarlık İkonlarının Kapı Kolu Markası Olivari

Mobilya, kapı donanımları ve aksesuarları konusunda sektör lideri olan Häfele, çığır açan tasarımlarıyla yüz yılı aşkın süredir dünyanın en iyi mimari örneklerine değer katan Olivari kapı kollarını  sunuyor.

Olivari’nin yüz yıl önce İtalya’da başlayan öyküsü, modern mimarlığın dönüm noktalarına da tanıklık eder. Olivari’nin kapı kolları, mimarlık ve tasarım akımları, stil, malzeme ve üretim teknikleri açısından dönemin mimarisinin en küçük ölçekte ifadesidir.
Velasca Tower (1956)’dan Daniel Libeskind imzalı Denver Museum (2010) ve Steven Holl imzalı Linked Hybrid (Beijing) binasına, Toyo Ito’nun Japonya Omotasendo’daki Tod’s mağazasından Peter Marino tasarımı Chanel mağazasına (Los Angeles) birçok önemli mimarlık eserinin kapı kolları Olivari imzasını taşıyor. Yenilikçi mimari stillerini teknik mükemmellikle yorumlayan Olivari’nin bugün bile üretilen tasarım klasikleri Häfele’nin öncü kimliğiyle de örtüşüyor.

Bauhaus akımının öncüsü Walter Gropius’un sanat, zanaat ve endüstriyi birleştiren silindirik kapı kolu, Gio Ponti imzalı anodize alüminyumdan ilk seri üretim kapı kolu, Joe Colombo’nun geleceğin evi için tasarladığı plastik kapı kolu, Rodolfo Dordoni, Vico Magistretti, Alessandro Mendini, Richard Sapper, Andrea Branzi ve Paolo Portoghesi gibi o döneme damgasını vuran birçok tasarımcının yalın çizgilerde kapı kolları, bugün bile güncellenerek üretiliyor.

İnsanın bina ile temas noktası olan kapı kolu, mimarinin en küçük ölçekte ifadesidir. Yaşadığımız ortamda günlük işlerimizi zorlaştırma ya da kolaylaştırma özelliğiyle gerçekten ergonomik olması beklenen kapı kolu, mekana girerken evimizin ya da ofisimizin stilini belirleyen en önemli detaylardan biridir. Ayrıca insanın binayla ilişki kurduğu en önemli nokta. Olivari ve tasarımcıları, sadece yenilik adına yapılan bilimsel araştırmalar yapmanın değil, insan ve çevresi için yeni yaşam deneyimleri yaratmanın yollarını keşfediyor.

Mimarlığın mihenk taşları ve Olivari

İlk seri üretim kapı kolunun yaratıcısı olan Olivari 1920’lerde, geçmiş yüzyılların stillerini ve motiflerinin biçim ve ölçek açısından standardize edildiği bir dizi kapı kolu tipi önerir. Sektörden bağımsız stilistik yaklaşımı içeren bu ürünler, seri üretimde kırılma noktası oluşturur. Walter Gropius’un biçimsel ve yenilikçi konseptlerinin seri üretime uyarlanmasıyla sanat, zanaat ve endüstriyi birbirine yaklaştıran teorik düşüncelerini gerçek bir objede hayata geçirdiği silindirik kapı koluna dek...

Gropius’un “soyut” arketiplerinin gücü ve geometri ve organik arasındaki uzlaşma Horta ve Gaudi’den gelen “natüralistik” örneklerinin yanında, tüm İtalyan tasarımları gibi kapı kollarında da sonsuz bir esin kaynağı olur.

Gio Ponti’nin 1937’de İtalyan otokrasisinin 20. yılında Uluslararası Sergi için tasarladığı Olivari’nin anodize alüminyum  denemelerilyle yaratılan ilk seri üretim kapı kolu ve Marcello Piacentini'nin Milan Palazzo di Giustizia (1932-1938) için geliştirdiği modeller yeni burjuva elitizminin de birer göstergesidir. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru, 1947 yılında Olivari, yeni Italyan mimarisini temsil edenleri  yeniden oluşturur. 1950’lerde yapılan ürünler genelde Mangiarotti’nin izinde Olivari’nin biçimsel ve teknik virtüözlüğünü yansıtan organik tasarımlardır. Gio Ponti tasarımı Lama(1954)’da olduğu gibi kapı kolları, insan ve bina arasında ilişki kuran bir  protez gibidir.
Pop tasarımın yükselişe geçtiği 1971 yılında, Joe Colombo’nun The New Domestic Landscape (MOMA, New York) sergisinin “Interiors” bölümü için tasarladığı Total Furnishing Unit büyük ilgi toplar. Aynı yıllarda Caccia da Olivari için ilk plastik kapı kollarını yaratır ve post modern döneme geçiş yapmış olur. Charles Jencks’in de “post-modern” kavramını ilk kez kullanmasıyla Modernizm’in parlak dönemlerinin de sonu gelmiş olur. Albini, Caccia Dominioni, Gardella, Magistretti, Ponti gibi birçok Italyan tasarımcı geçmişe referansları olan, özgür formlar ve farklı semboller içeren mimarileriyle Jencks’ten önce bunu hissetmiş gibidir. Paolo Portoghesi bunu “yasakların sonu” olarak tanımlar.

 Benzer olarak Olivari’nin ürünleri bu kültürel değişimin işaretlerini vermektedir. Post-modern fikirler sentetik reçinenin kullanılmasına dayanan projelerde kendini gösterir. Küp ve silindir gibi yalın geometrik biçimler kullanmanın ötesinde canlı renklerde plastik kullanılması son derece çağdaş bir uygulamadır. Giorgetto Giugiaro'nun Pitagora (1985) kapı kolunda olduğu gibi... 1990’larda Alchimia akımının öncüsü Vico Magistretti, Alessandro Mendini, Richard Sapper, Andrea Branzi, Paolo Portoghesi gibi o döneme damgasını vuran birçok tasarımcı Olivari’nin bugün hala üretimde olan ilk yalın modellerini tasarlar. Alüminyumdan plastik ve çeliğe yeni malzemeler, teknolojik gelişmeler ve yeni üretim teknikleri, mimari stilleri etkileyen akımlarla birlikte biçimlenen Olivari kapı kolları, öncü kimliğini bugün de sürdürüyor.

Hiç yorum yok: